“ÜYELERİ OLMAYAN SENDİKA” ANLAYIŞINA KARŞI KTOEÖS LAÜ’DE SÜRESİZ GREVE GİRDİ.
24 Nisan 2008 tarihinde LAÜ Mütevelli Heyeti ile Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine başlayan KTOÖES yönetimi, ikinci kez masaya oturdukları 6 Mayıs 2008 tarihindeki görüşme sonrasında önerilen sözleşmenin hemen hiçbir maddesinin kabul edilmemesi ve olumlu yönde herhangi bir gelişme olmaması nedeniyle süresiz grev kararı aldı.
6 Mart 2008 tarihinde KTOÖES yetkilileri LAÜ’de örgütlenme aşamasını tamamlayarak, TİS görüşmeleri için LAÜ Mütevelli Heyeti’ne yazılı başvuruda bulunmuş, ancak işveren tarafının “KTOEÖS’ün üniversitede örgütlenmesini kabul edemeyecekleri” görüşünü öne sürerek sendikal hareketi kabul etmemesi nedeniyle 10 Mart ve ….. Mart 2008 tarihlerinde yarım gün süren iki uyarı grevi yapmıştı.
Toplu İş Sözleşmesiyle birlikte KTOEÖS’ün istekleri şunlardı: Durdurulan iki öğretim üyesinin görevlerine iadeleri ve Üniversite yönetiminin sendika üyesi öğretim üyelerine karşı sistematik şekilde sürdürdüğü baskıcı uygulamaların kesilmesi. Bu taleplerin hiçbirinin kabul görmemesi ve, Çalışma Bakanlığı’nın tarafları görüşmeye çağırmasına rağmen, LAÜ Mütevelli Heyeti’nin “KTOEÖS’ün üniversitede örgütlenmesini kabul edemeyecekleri” görüşünü yineleyerek toplantıya gelmemesi nedeniyle ilişkiler gerilmiş, olay KTOEÖS’e üye öğretim üyelerinin 7- 11 Nisan 2008 tarihleri arasında süresiz greve girmeleriyle sonuçlanmıştı. Beş günlük grev süresince KTOEÖS Başkanı Adnan Eraslan’ın grev alanında görevi başında tutuklanması, KKTC genelindeki bütün sivil toplum örgütleri, sendikalar ve bazı siyasi partilerce kınanmış, destek amacıyla bölge okullarında bir günlük greve gidilmişti. LAÜ grevi sırasında yaşanan ve sendika başkanı Adnan Eraslan’ın tutuklanması ile sonuçlanan antidemokratik durum kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanmıştı. Demokratik ve katılımcı yönetim anlayışına ters bir uygulamanın dayatıldığı LAÜ’de yaşananlar, öğretim elemanlarının uğradığı haksızlıklar, Kuzey Kıbrıs kamuoyunun sendikalaşma hakkı konusundaki duyarlılığıyla karşılaşmış, özellikle Lefke ve Güzelyurt bölgesindeki sivil toplum örgütlerinden bazıları bu süreçte Üniversite ile bağlarını kesme kararı almışlardır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın KTOEÖS ve LAÜ Mütevelli Heyeti’ne yaptığı toplantı çağrısı sonucu, uzlaşmacılık görevi yapan Bakanlık iki tarafı 10 Nisan 2008 tarihinde tekrar görüşme masasına çağırmıştı. Bakanlık tarafından yapılan çağrıya kayıtsız kalamayan LAÜ Mütevelli Heyeti’nin olumlu yaklaşımı sonrası KTOEÖS, LAÜ’de sürdürdüğü süresiz grevi askıya almıştı. Çalışma Bakanlığı’nda yapılan ilk görüşmede Toplu İş Sözleşmesi ile sendika üyelerinin listesi işverene verilmiş, LAÜ Mütevelli Heyeti sözleşme metni üzerinde çalışmak üzere zaman istemişti. LAÜ Mütevelli Heyeti ile 24 Nisan 2008 tarihinde yapılan toplantı sırasında Toplu İş Sözleşmesi’nin işveren tarafından genel çerçevesine yapılan itiraz nedeniyle maddelerin görüşülmesine geçilememişti.
TİS üzerinde çalışmak üzere işverenin ikinci kez süre istemesi nedeniyle görüşme, 6 Mayıs 2008 tarihine ertelenmiş, görüşme sırasında işverenin verilen metin üzerinde sağlıklı bir çalışma yapmadığı, geri verilen metinde tüm maddelerin üzerinin çizilerek “kabul edilemez” yazıldığı görülmüştür. “Sendikalaşmaya karşı olmadığını” kamuoyundan önünde defalarca belirtmiş olan LAÜ Mütevelli Heyeti’nin bu tavrının gerçek düşünceleriyle aynı olmadığı, kamuoyu baskısından korkarak böyle açıklamalar yaptığı, TİS metinindeki daha ilk gerçek gündem maddesinin olduğu gibi red edilmesiyle bir kez daha anlaşılmıştır (ÜYE KAPSAMININ BELİRTİLDİĞİ MADDE GİRECEK). Böylelikle, üyelerinin büyük çoğunluğunun Üniversite çalışanı olabilmenin kriteri olan Doktora ve üstü derecelere sahip akademisyenlerden oluştuğu bir sendikanın Üniversitede varolma nedeni LAÜ Yönetimi’nce ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Üstelik yalnızca üyelerin neredeyse tamamını TİS kapsamı dışında bırakmak yanında, esası oluşturan tüm maddeler de “kabul edilemez” denerek sendika ve LAÜ eğitim emekçileriyle dalga geçilmektedir (DİĞER ÜZERİ ÇİZİLİ MADDELERDEN ÖRNEKLER GİRECEK). Kurum bünyesinde yer alacak bir sendikanın, kurumun şeffaf yönetilmesini de kolaylaştıracağı açıkken, LAÜ Yönetiminin bunu istememesi ve Toplu İş Görüşmeleri sırasında Üniversite yönetimince Öğretim Üyelerine sistematik baskıların artarak devam etmesi kamuoyunun aklında yarattığı soru işaretlerinin artarak devamına neden olmaktadır. Üniversite yönetimi, eğitim emekçilerinin üniversite de sendikalaşmasını görünüşte kabul etmiş gibi yapmakta ama bunu engellemek için “sokak numaraları” dahil herşeyi kullanmaktadır. Sonra da “ama ben görüşmeye oturdum, karşı taraf art niyetli” demek kurnazlığıyla kamuoyunu oyuna getirmeye kalkmaktadır.
-Lefke ve Güzelyurt Bölgesi’nin gelişmesine katkı yapması düşünülerek kurulan LAÜ’nün şimdiki Yönetim tarafından bölgede etkin sivil toplum örgütleri ve bölge halkıyla arasında neden şeffaf ve paylaşımcı diyalog kurmak istememektedir?
- Hemen hergün insanlar ya üniversiteden ya da sendikadan istifaya zorlanmaktadırlar. Hem de bin türlü inanılmaz dalavere ile... KKTC Anayasası’ndan kaynaklanan hakkını kullanmak isteyen eğitim emekçilerine yönelik sürdürülen bu baskıcı tavrın nedeni nedir?
-11 Nisan 2008 de biten grevleri sonrası derslerine giren öğretim elemanlarına karşı öğrencilere “size bavulla hoca getiririm” diyen bir yönetimin varmak istediği nokta ne olabilir? Üniversite içinde sistematik olarak sendikalı öğretim üyelerine karşı tavır almaya zorlanan öğrencilerin, bu zorlamalara karşılık aklı selim davranmalarını içine sindiremeyen ve öğrenciye karşı da bir psikolojik savaş başlatan Üniversite Yönetimi’nin güttüğü amaç nedir? “Alem ne derse desin. Hadi, hadi” mi denmektedir kamuoyu baskısı karşısında?
-Grev nedeniyle yapamadıkları sınavlarını yapmaya niyetli hocalara karşı “ona siz karar veremezsiniz, sınav tarihini ben belirlerim” anlayışını sergileyen yönetim niye sınavları daha önce değil de öğrenci şenlikleri ve 19 Mayıs tatiline denk düşecek şekilde, hem de final sınavlarından yalnızca bir hafta önce yapmaya kalkmaktadır? “Öğrenci memnuniyeti” odaklı yönetim bu mudur? Neden öğrenciye finalleri de bir komisyonun yapacağı, garantili geçme şansına sahip olmak için sendikalı hocalarına karşı çıkmaları ve zaten sendikalı üyelerin işlerinin de çoktaaan sona erdiği söylenmektedir? Yoksa öğrencilere komisyonla geçirilmelerinin garantisi verilerek, sendikaya karşı öğrenci de mi ayaklandırılmaya çalışılmaktadır?
- Anlaşılan odur ki, üniversite yönetimi KTOÖES’i üniversiteye sokmamaya, öğrenci ve öğretim elemanlarını tümüyle gözden çıkarmak pahasına kararlıdır. Böyle bir durumda sendikayı art niyetle suçlayanlara kim inanır?
No comments:
Post a Comment